top of page
Search
Writer's picturememokaraca

Fırtınaya dönüşen Yalan Rüzgârı…


Medyapım’ın hayata geçtiği 1993 yılı sonbahar ayları benim için giderek yoğun bir koşuşturmayla geçiyordu. Columbia’dan satın alınarak 1990 yılı başında TRT2’de yayına giren Yalan Rüzgârı adlı soap opera hedef kitlesini tam isabetle bulmuş ve özellikle ev hanımlarını her akşam saat 18:00’de ekranın karşısına toplamayı başarmıştı. Dizinin giderek artan performansı karşısında Columbia adına her yıl sözleşme yenileme sürecinde TRT ile pazarlık masasına oturuyor lisans bedellerini bir miktar arttırıyorduk. Öte yandan özel kanalların Yalan Rüzgârı konusunda iştahları giderek kabarıyordu ve TRT’nin ödeyebileceğinden çok daha fazlasını vermeye hazırdılar. Interstar’ın sahibi Cem Uzan Yalan Rüzgârı’nı transfer etmeyi kafasına koymuştu. 1993 yılı sonundaki yenilemeden önce devreye girmek istiyor, beni sık sık arıyordu. Columbia’nın nasıl bir fiyat seviyesinde ikna edilebileceği, kaç yıllık bir taahhüt verirse anlaşmanın sağlanabileceği gibi hususlarda benimle fikir alış verişinde bulunuyordu.


Elbette diğer kanallar da ilgiliydiler. Ancak Interstar ile birlikte konuyu dikkatle takip eden diğer bir kanal da ATV idi. ATV’nin başına İbrahim Altınsay gelmişti. İbrahim ile tanışıklığımızın hikayesi ilginçtir. Anlatmak için altı sene öncesine 1987 yılına geri gitmem gerekiyor. Üniversite tamamlandıktan sonra gerekli askerlik yoklamasını yaptırmış ve karar aldırmıştım. Sonra da işlere dalmış çalışıyordum. Meğer o yılın Nisan ayında ya 16 ay yedek subay ya da 8 aylık er olarak askere gitmem gerekiyormuş. Ben hiçbir şeyi takip etmemiştim. Sanırım eve bir tebligat falan gelecek sanıyordum. Konudan bu kadar uzağım. Şimdi ayrıntısını hatırlamıyorum, askerlik şubesinden bir yazı mı geldi ne oldu emin değilim. Bir şekilde 10-15 gün önce askere gitmem gerektiğini ve gitmediğim için bakaya kaldığımı öğrendim. Daha konunun ciddiyetini kavramadan, Ankara’da meclise sunulan bir kanun tasarısının geçtiğini öğrendik. Kanuna göre bakaya ve asker kaçakları adeta ödüllendirilir gibi üç ay bedelli askerlik yapabileceklerdi. Yurt dışında yerleşik Türk vatandaşlarına sağlanan hak dışında ülke içinde tanınan ilk bedelli askerlik hakkıydı bu. Emin olamadığımız için hukuk müşavirimiz Levent Kip'in ofise geldiğini kanun metnini hep beraber incelediğimizi ve kanun kapsamına girdiğimi teyit ettiğini hatırlıyorum. Sanırım ordu da çıkarılan bu

İbrahim Altınsay

bedelli askerliğe hazırlıklı değildi. Bizi tertip şeklinde toplu olarak askere almadılar. Teker teker ilgili bedeli ödeyip askere alındık ve devre kaybı olarak bilinen statüde üç ay er olarak askerlik yaptık. Uygulama başladıktan sonra her gün birileri gelip teslim oluyor, bölüklere dağıtılıyorlardı. İşte Denizli’de yaptığım o askerliğimin son üç dört gününe gelmiştim ve artık tezkere almayı iple çekiyordum ki, ne işlerle meşgul olduğumu bilen arkadaşlarım bir sinema eleştirmeninin bedelli askerlik yapmak üzere bizim bölüğe geldiğini haber verdiler. Gelen o sinema eleştirmeninin adı İbrahim Altınsay idi. Bu şekilde tanıştık. Ben terhis olana kadar üç dört gün çok güzel sohbet ettik ve askerlik sonrası görüşme sözü verdik. Söz verdiğimiz gibi de bir araya geldik ve görüştük askerlik sonrası. Birkaç sene sonra da İbrahim ATV'nin başına geçince yollarımız iş hayatında kesişti.


Bir yanda liseden arkadaşım kanal sahibi Cem Uzan ile, diğer yanda askerliğin bizi bir araya getirdiği sinema ve televizyon başta olmak üzere ortak bir çok konuda paylaşımlarımız olan dostum İbrahim Altınsay ile yoğun bir Yalan Rüzgârı mesaisi yürütmeye başladım. Elbette bir yandan da mevcut yayıncı TRT’nin bir efor gösterip yeni dönem için özel televizyonları geride bırakabilecek bir teklif yapıp yapamayacağı konusunda irtibattaydım. Her geçen gün konuyla ilgili gelişmeleri Columbia firmasının Türkiye sorumlusu Ray Lewis ile paylaşıyordum. Daha önce anlattığım gibi Ray Lewis Televentures firmasından Columbia’ya geçmişti. Genç ve dinamik bir yönetici değildi. Bu devasa Hollywood stüdyosunun içindeki hiyerarşi ve kurumsal yapı onu adeta korkutuyordu, aldığı her karar, attığı her adım için haddinden fazla dikkatli ve hatta tedirgin davranıyordu. O yılın Mipcom marketi benim için çok hareketli geçti. Cem Uzan bizzat Cannes’a geldi. Teklifler havada uçuşuyordu. TRT belirli bir rakamın üzerine çıkamayacağını belirtmiş ve yarıştan çekilmişti. Her görüşmede ATV ve Interstar’a yapılacak anlaşmanın mutlaka bir banka teminatı ile garanti altına alınması gerektiğini hatırlatıyorduk. Sonunda ATV dizinin TRT’deki son lisans ücretinin üç katından fazla bir teklif yaptı. Sanırım üç yıllık da bir anlaşma öneriyorlardı. Cem Uzan aynı çerçevede o teklifin bölüm başı 2-3 bin dolar daha fazlasını vereceğini bildirdi. Ray Lewis ısrarla hangi uluslararası bankadan teminat sağlanacağı konusundan benden bilgi istiyordu. ATV şimdi hatırlayamadığım ama Columbia için kabul edilebilir uluslararası bir bankadan teminat sağlanacağını bildirdi. Her gün konuştuğum Cem Uzan telefonun öbür ucunda adeta hop oturup hop kalkıyordu. Kendisine en yüksek teklifin onda olduğunu, banka teminatı konusunu hallettiğinde hemen sözleme yapabileceğimizi söylüyordum. Ancak Cem Uzan’dan bu konuda beklediğimiz yanıtı alamadık. Bize sözleşme için İmar Bankası’ndan banka teminatı verebileceğini söyledi. Elbette bu Columbia için bir şey ifade etmiyordu. Meseleyi büyük bir titizlikle en ufak bir soru işareti bırakmadan çözmek isteyen Ray Lewis için uluslararası bir bankadan teminat gelmesi kırmızı çizgiydi. Karar verildi bölüm başı 2-3 bin dolar azına da olsa ATV ile anlaşılacaktı.


Ne yalan söyleyeyim, sözleşme prosedürünü yürütürken bir yandan da bu büyük iş anlaşmasıyla alacağım komisyonu hesaplıyor, ellerimi ovuşturuyordum. Ama beni tatsız bir sürpriz bekliyordu. Bir akşamüstü Ray Lewis aradı. Columbia’nın uluslararası dağıtım bölümünün başkanı Nick Bingham ile görüştüğünü, kendisinin temsilcilik sözleşmemdeki genel komisyon oranının böyle bir sözleşme için çok yüksek olduğunu söylediğini, Yalan Rüzgârı için daha düşük özel bir komisyon oranı belirlemek istediklerini söyledi. Önerdikleri oranla da hatırı sayılır bir komisyon alacaktım ama sözleşmeye göre ödemeleri gereken tutar elbette hayli daha fazlaydı. Bu yaklaşımı etik bulmadığımı, sözleşmemiz olduğunu ve belirlenmiş olan komisyon neyse onu ödemek durumunda olduklarını belirttiğimde “Mehmet, ne yapacaksın Columbia Pictures’ı Amerika’da dava mı edeceksin? Altı ay sonra sözleşme yenilememiz gerekiyor, eğer bu düzenlemeyi kabul etmiyorsan şimdiden bu yenilemeyi yapmayacağımızı sana bildirelim,” diyerek bana gözdağı verdi. Ya bu büyük anlaşmadan sözleşme gereği alacağım komisyonda diretecek ama Columbia Pictures’la ilişkimi bitirme riskini göze alacaktım ya da dediklerini kabul edip devam edecektim. Özel komisyon oranında biraz pazarlık edip anlaştık, sözleşmemin de birkaç yıllık bir dönem için uzatılması koşuluyla el sıkıştık. Columbia, diretseydim gerçekten benimle ilişkisini koparır mıydı, yoksa beni köşeye sıkıştırmak için bu bir oyun muydu bilmiyorum. Bildiğim, ben bu riski göze alamadım. Ama o günlerden bu satırları yazdığım şu ana dek 30 yıldan fazla bir süre geçti ve ben hala Columbia Pictures firmasının, değişen adıyla Sony Pictures'ın televizyon temsilciliğini sürdürmekteyim. Unutmadan ekleyeyim. Sanırım birkaç ay sonra ya Londra’da ya da Cannes'daki marketlerden birinde Nick Bingham [1] ile karşılaşmıştım. Revize edilmeden önceki komisyon oranımı kastederek “it was too rich for you” [2] dediğini hiç unutmuyorum.


[1] Londra'da görev yapan Nick Bingham 3-4 sene sonra stüdyonun televizyon grubunun başındaki Jon Feltheimer'ın devreye girmesiyle görevinden ayrılacak, yerine uzun bir süre Columbia/Sony Pictures'ın uluslararası televizyon dağıtımının başında kalacak olan Michael Grindon gelecekti.


[2] senin için çok yüksek bir rakamdı, senin için çok fazlaydı anlamında söylenen bir söz


 

Yalan Rüzgârı

Dört takvim yılı boyunca binden fazla bölüm yayınlandıktan sonra Yalan Rüzgârı 31 Aralık 1993 Cuma günü TRT2’ye veda etti. Hazırlıklar yapılmıştı ve dizi 3 Ocak 1994 günü ATV’de yine aynı saatte, 18:00’de yayına girdi. ATV artık uzun bir süre haber önü kuşağında Yalan Rüzgârı ve hemen ardından yayına giren Ali Kırca ile Ana Haber ile aldığı ratinglerle rakiplerini iki saatlik bir blokta bir hayli geride bırakacaktı.


Yalan Rüzgârı öyküsü tabii burada bitmiyor. Dizi, ATV’de TRT’deki başarısını belki daha da ileriye taşıyarak devam etti. 1994 yılının yaz aylarına yaklaşırken o dönemde ATV’nin sanırım küçük ortağı konumunda olan ve işin yönetiminde yer alan Türker İnanoğlu ve genel müdür Fatih Ediboğlu beni çağırdılar. Kanalın birinci yıldönümü için olağanüstü görkemli bir gece düzenleyeceklerini ve ATV’den de canlı yayınlanacak bu organizasyon için Yalan Rüzgarı oyuncularından bazılarını Türkiye’ye davet etmek istediklerini söylediler. Sektördeki birçok meslektaşım gibi benim de Türker Ağabey’e büyük bir saygım ve babamla da çok eskiye dayanan dostlukları nedeniyle özel bir sevgim vardı. Hemen telefona sarılıp işe koyulduk. Organizasyonu yapmak için bir tarafta Columbia'nın marketing sorumluları, diğer yanda ATV adına sonradan sektörün önemli medya pazarlama yöneticilerinden biri olacak olan Sevin Ergun vardı. Columbia tarafı oyuncuların seyahatleri, konaklamaları, İstanbul'da kaldıkları süreç içinde güvenlikleri gibi konularda en ince ayrıntıya kadar titizleniyordu. Uzun görüşmelerden sonra tüm hazırlıklar tamamlandı. ATV müthiş bir ağırlama hazırlamıştı. Aslında kendi ülkelerinde bile sınırlı bir soap opera izleyici kitlesi tarafından tanınan oyuncular, Hollywood’un en büyük starlarına yakışır bir şekilde ağırlanacaktı. Victor rolündeki Eric Braeden, Nicky rolündeki Melody Thomas Scott ve Lauren rolündeki Tracy Bregman ayrı ayrı uçuşlarla geldiler. Kendilerini havaalanında karşıladık, Çırağan Kempinski’nin saray bölümünde kendileri için ayrılan suitlere yerleştiler. Limuzinlerle İstanbul’u gezdiler, hayranlarına imza verdiler, her yerde büyük ilgi gördüler. Çırağan Kempinski Otelinin bahçesinde kurulan sette genç bir televizyoncu ATV için konuk oyuncularla özel bir talk show çekimi yaptı. O günkü programın bir sonraki etabına yetişmek için sarayın merdivenlerinde çekimin bir an önce bitmesini beklerken, programı yapan Cansu Akbel ile dört buçuk yıl sonra nikah masasına oturacağımı ve bir oğlumuzun olacağını bilmiyordum tabii.


Türker İnanoğlu’nun oyuncular şerefine Çubuklu 29’da verdiği yemekte Eric Braeden dansözle göbek atarken rahmetli Savaş Ay’ın kamerası A Takımı programı için bu önemli (!) anı kaydediyordu. Aynı Savaş Ay, Yalan Rüzgârı oyuncularının da katıldığı ATV’nin birinci yıldönümü gecesinde ülkenin yeni starı Tarkan’la röportaj yaparken, genç şarkıcının ağzından çıkan “çişim geldi” sözü canlı yayında ekrana geliyor ve televizyon tarihimizin unutulmaz anları arasındaki yerini alıyordu. Gece ilerlerken dönemin başbakanı Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller geliyor ve Eric, Melody ve Lauren ile tanışıp sohbet ediyorlardı. Eric’in “Türkiye böyle güzel bir başbakana sahip olduğu için çok şanslı,” cümlesi ertesi gün magazin manşetlerini süslüyordu. Oysa ki birkaç ay önce ülke bu hanımefendinin yönetiminde tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşamış, dolar yüzde yüz devalüe olmuş, döviz rezervi 7 milyardan 3 milyar dolara kadar düşmüştü. Türkiye korkunç bir ekonomik krizin içinden geçiyordu. Yalan Rüzgârı oyuncu kadrosundan üç isim bunu hiç hissetmediler, adeta bir peri masalı yaşadıktan sonra ülkelerine döndüler.


Melody Thomas Scott, Tracey Bregman ve Eric Braeden Başbakan Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller ile birlikte



125 views0 comments

Commentaires


bottom of page