2010 yılında tam yirmi yıl sonra ofisimi ONK Ajans ile bir araya getirmeye karar verdim. 1986’dan beri Gümüşsuyu’nda bulunan ONK Ajans da artık o ufak ofise zar zor sığıyordu. Bir arayışa girdik ve Elmadağ’da Cumhuriyet Caddesi’nde Divan Oteli’nin hemen yanında oldukça bakımlı ve temiz halde bir ofis bulduk ve taşındık.
Medyapım’da halen hissedar olmama, periyodik olarak Yiğit Şardan’ın Güzel Sanatlar’daki ofisinde yaptığımız yönetim kurulu toplantılarına katılmakla birlikte ortaklardan biri talip olsa hisselerimi devretmek için pazarlığa hazırdım ve hatta bunu dile de getirmiştim.
Bir yandan Sony Pictures ile ilgili işlerimi takip ederken öte yandan yakın gelecekte Medyapım ile yollar ayrılırsa nasıl projeler geliştirebileceğim konusunda da kafa yormaya başladım. O sırada Sony’nin Amerika dışında gerçekleştirdiği projeler arasında fantastik bir dizi çok ilgimi çekti. Sony’nin Rusya’da hayata geçirdiği "Krem" adlı bir diziydi bu. Kilolarından ve görüntüsünden çok mutsuz olan ve kendine güveni hiç olmayan bir genç kız günün birinde esrarengiz bir biçimde başucunda bir krem buluyor ve kremi her sürdüğünde geçici bir süreliğine de olsa olağanüstü bir güzelliğe kavuşuyordu. Ayrıca genç kızın içten içe âşık olduğu patronu da bu dönüşümle ortaya çıkan güzel kıza büyük ilgi gösterince ilişkiler karmaşıklaşıyordu. Dizinin orijinalindeki öykünün başlangıcı çok ilginç olmakla birlikte devamı bize çok uygun gelişmiyordu. Sony ile görüştüğümde lisans alarak fikri kullanıp kendimize göre geliştirmemize izin verebileceklerini bildirdiler. Bu arada bir toplantıda bu diziden bahsettiğimde ATV yönetimi de bu projeyi oldukça ilginç buldu ama hayata geçirmek o zaman mümkün olmadı.
2010 sonu veya 2011 başıydı, üç ortak bir araya geldiğimiz bir toplantıda şirketin geleceği masaya yatırıldı. Bunu onlarla hiç konuşmadım ama iki ortağımın toplantı öncesi bir strateji belirleyerek geldikleri çok belliydi. Ben de ayrılmak ve yoluma kendi başıma devam etmek istiyordum. Toplantının sonunda rakamda anlaştık ve hisselerimin onlara devri konusunda el sıkıştık. İşlemlerin tamamlanması ve ödemenin yapılması yanlış hatırlamıyorsam Mart ayını buldu ve kuruluşuna vesile olduğum Medyapım defteri benim için tamamen kapanmış oldu.
Aynı sene ilerleyen aylarda TurkMax’da benim başlattığım “1 Erkek 1 Kadın” başta olmak üzere çeşitli projeleri birlikte hayata geçiren Mehmet Altıoklar ile Müge Turalı’nın bazı anlaşmazlıklar yaşadığı ve yolları ayırma aşamasına geldiklerini öğrendim. Müge ile birlikte bir şeyler yapabilir miyiz diye konuşmaya başladık. Aynı dönemde Alman Lisesi’nden sınıf arkadaşım Esra’nın eşi, üniversite yıllarından beri tanıdığım Hakan Aksu beni arayarak “prodüksiyon alanında bir şeyler yapabilir miyim diye bir fikrim var görüşebilir miyiz ?” diye sordu. Hakan, son derece esprili her mecliste çevresine neşe saçan, yıllardır kamera önünde olsa acaba aynı eğlence dozunu seyirciye yansıtabilir mi diye zaman zaman düşündüğüm bir dostumdu. Çevresi çok geniş, ülkemizin ileri gelen bir çok işadamı ve medya sahibi aile mensuplarıyla çok yakın dostlukları olan, sık sık görüşen biriydi. Kendisine Müge’den bahsettim ve üçümüz bir araya gelip görüştük. Hepimiz Müge ile benim
sektörde uzun yıllardır elde ettiğimiz deneyim ve ilişkilerle, Hakan’ın patronaj düzeyinde var olan ilişkilerini harmanladığımızda ortaya verimli bir sentez çıkabileceğine kanaat getirdik. 2011 sonuna doğru yeni bir şirket kurmaya karar verdik. Bir süre isim arayışından sonra Bando Yapım kuruldu. Biz yeni projeler üzerinde çalışırken Müge ve ekibi, Mehmet Altıoklar ile bir anlaşma yapmış, bir yandan Digiturk için “1 Erkek 1 Kadın”ın yapımına devam ediyordu. Ancak 2011 sonuna doğru Digiturk’ün bu başarılı yapıma yeni senede devam etmeyeceği haberi geldi. Müge ve Mehmet Altıoklar ile “1 Erkek 1 Kadın”ı Bando Yapım’ın devralması ve eğer satılabilirse ulusal kanallardan

birinde devam edilmesi konusunda anlaştık. Müge ile soluğu Star TV’de Ömer Özgüner’in ofisinde aldık. Birkaç görüşme sonrasında Star TV ile anlaşıldı ve kollar sıvanarak tekrar harekete geçildi. Kanal yöneticisi olarak başlattığım bu projenin şimdi yapımcılarından biri olmuştum. Önümüzde aşılması gereken en büyük handikap senaryoların ve şakaların Star TV de ücretli bir kanal olan TurkMax’taki kadar cesur olamayacağı ve bir oto sansür gerektireceği gerçeğiydi. Aksi takdirde RTÜK’ün gazabına uğramak kaçınılmaz olurdu. 2012 yılı başında Star TV’de başlayan bu yeni serüven iki yıl sonra Fox’ta devam edecek ve 2015’de “1 Kadın 1 Erkek 2 Çocuk” adıyla sona erecekti.
Bando Yapım’ın ikinci projesi uzun süredir gündemimde olan ve hayata geçirmek istediğim “Krem” oldu. Diziyi tekrar gündeme getirmiş, ATV yine ilgi gösterince bu sefer hayata geçirebilmiştik. O dönemde dünyanın en büyük medya yatırım ve reklam şirketlerinden biri olan GroupM’in Türkiye ofisi GroupM Entertainment adıyla projeler geliştirmek veya hazır projelere yapım ortağı vasfıyla girerek finanse etmek üzere bir çalışma başlatmıştı. Bu girişimi yönetmek üzere İpek Gökdel görev almıştı. İpek ile ve diğer yetkililerle yapılan görüşmeler sonucu “Krem”i bu modelle hayata geçirmeye karar verdik. Böylelikle diğer kanallarda da olduğu gibi ATV’nin de çok uzun vadelerle yapacağı ödemelerin bizi zor durumda bırakması olasılığının en baştan önüne geçmiş oluyorduk.
Sony dizi Rusya’da çekilirken Moskova ofisinde görev yapan çok deneyimli bir yapımcıyı, James Kramer’ı bize danışman olarak gönderdi. Yazar ekibimizin ilk iki bölümden sonra bizim seyircimize uygun bir biçimde geliştirmek istediği öyküyle ilgili yolumuzu aydınlatacak bilgiler verdi, uyarılar yaptı, önemli bir katkı sağladı. Duygu Yetiş, Kenan Ece, Ebru Akel, Şebnem Zorlu ve Ayşen Gruda gibi oyuncular ile anlaşıldı. Duygu Yetiş’in kilolu bir görüntü vermesi için bütün dizi boyunca üzerinde taşıyacağı bir protez yapıldı. Genç kızın krem sürdüğünde dönüşeceği güzel için ise sürekli bir arayış içindeydik. Gündeme sayısız isim almamıza, bir çok görüşme yapmamıza rağmen bir türlü içimize sinen bir aday çıkmıyordu. Bu çalışmalar esnasında iki yıl kadar önce evlenen model bir çiftin fotoğrafları geldi önümüze. Eski bir basketbolcu ve model Burak Gacamer ile evlenen Brezilyalı

Larissa’nın oldukça çarpıcı bir güzelliğe sahip olduğu konusunda tüm ekip görüş birliğine vardık. Larissa ve eşi ofisimize geldiler. Doğrusu önce bir telaşlandık çünkü belli ki Türk yemeklerini çok seven Larissa fotoğraflardaki incecik görüntüsünü biraz kaybetmiş ve kilo almıştı. Fakat projeyi o kadar sevdi ve oynamak istedi ki, bize çekimler başlayana kadar sıkı bir rejim ve egzersizle kiloları kaybedeceğine dair söz verdi. Oğuzhan Tercan’ın yönetmenliği üstlendiği dizi çok güzel bir başlangıç yaptı. İlk onüç bölümün yapımı sürerken bizi bir sürpriz bekliyordu. GroupM’in başındaki Demet İkiler’in hem reyting ölçüm ihalesini veren TİAK'ın Yönetim Kurulu Başkanvekili hem de Reklamcılar Derneği'nin temsilcisi olması hem de GroupM’in “Krem” dizisinde ortak yapımcı sıfatıyla bulunması nedeniyle savcılık bir soruşturma başlatmıştı. Bize de telefonla bir bildirim geldi. İfademize başvurulacaktı. Hakan Aksu ile birlikte Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde aldık soluğu. Bizim TİAK ile Reklamcılar Derneği’yle hiçbir ilgimiz olmadığını, televizyon kanallarının ödeme koşullarının yapımcıları oldukça zorladığını, bu nedenle finansman sıkıntısı yaşamamak için bu işbirliğini yaptığımızı anlattık. Soruşturma herhalde ciddi bir sıkıntı yaratmış olmalı ki, GroupM tüm proje çalışmalarını sona erdirip, onüçüncü bölümden sonra “Krem”de çekileceğini açıkladı. Biz Bando Yapım olarak diziye devam ettik. GroupM’den ilk onüç bölüm boyunca aksamadan gelen ödemelerle prodüksiyonu rahatlıkla sürdürebilmişken, 14.bölümden dizinin sona erdiği 24.bölüme kadar ATV’den tek kuruş alamadık. Hem daha fazla gidecek nefesimiz kalmadığından hem de ratingler eskisi gibi gitmediğinden final yaparak sona erdirdik. Alacaklarımızı da ancak hukuki girişimler sonucu 4-5 ay sonra tahsil edebildik.
2013 yılı sonuna doğru önce ajanstan kısa bir süre önce ayrılan babamın uzun yıllar boyunca çalışma arkadaşı olan Nimet Tuna vefat etti. Babam Osman N. Karaca o sırada hastaydı ve onu da 16 Aralık 2013 akşamı kaybettik. Babamdan sonra ilk defa ONK Ajans’ın hesap durumuyla ilk defa ayrıntılı bir analiz yapma olanağı buldum. Ortyaya çıkan tablo pek iç açıcı değildi. O sırada Hakan Aksu da Bando Yapım’dan ayrıldı. Bando Yapım Tarabya’da oldukça büyük bir villadaydı ve yeni projeleri hayata geçirmekte de biraz sıkıntı çektiğimiz bir dönemdeydik. Ajansla yapım şirketini aynı binada bir araya getirmeye ve çeşitli ekonomik tedbirleri devreye sokmaya karar verdim.
2014 yılında Müge ile ben Fox TV için burada uzun uzun anlatmaya gerek görmediğim Tuba Ünsal, Özgürcan Çevik, Filiz Ahmet, Engin Alkan gibi oyuncuların yer aldığı “Ruhumun Aynası” diye bir dizi projesini hayata geçirdik. Bir mahalle dizisiydi. Sadece yedi bölüm devam edebildi. Bir yıl kadar sonra da “1 Kadın 1 Erkek 2 Çocuk” sona erdi. Bir yıldır yönettiğim ajansı rayına oturtmaya çalışıyordum, konsantrasyonum da dağılmıştı biraz. 2015 yılında Müge ile yolları ayırmaya karar verdik.
Böylelikle 1985’de başlayan iş hayatımı tam 9-10 yıl öncesine kadar hatırlayabildiğim ayrıntılarıyla anlatmış oluyorum. O tarihten bu yana geçen süreyle ilgili kısa bir özet vererek yazılarıma burada ara vereceğim.
Son on yıl babamın “benden sonra devam etsin isterim” dediği ONK Ajans’a ve Sony Pictures temsilciliğimize odaklandım. Babamın 1973 yılında başladığı benim 1985’den bu yana sürdürdüğüm bu temsilciliğin 50.yılını 2023 yılında Sony yetkilileriyle birlikte İstanbul’da kutladık. Bu yıl 100.yılını kutlayan bu Hollywood stüdyosunun ömrünün yarısında biz Karaca ailesi olarak televizyon mümessiliğini yapmış oluyoruz böylelikle.
Bu süreçte ONK Ajans’ın yıllardır yayın ve tiyatro alanlarında sürdürdüğü geleneksel çalışma alanını genişleterek ONK Content diye bir marka yaratarak, ajansımıza bağlı yazarların edebiyat uyarlamalarından ve özgün projelerinden oluşan içerikleri geliştirmeye ve yapımcılarla buluşturmaya başladık. Bunun ilk örneği, sonucu bizi tam anlamıyla mutlu etmese de O3 Medya tarafından yazarımız İpek Gökdel’in “Karakalem” adlı romanından hareketle Netflix için hayata geçirilen “Hakan: Muhafız” adlı diziyi, son örneği olarak da Medyapım tarafından beIN grubunun TOD platformu için hayata geçirilen Ayşe Övür’ün aynı adlı romanından uyarlanan “Zamanın Kapıları” oldu. İçerik geliştirme sürecinin bir sonraki adımı olarak geliştirdiğimiz bazı içerikler hayata geçerken yapım ortağı olmayı hedefliyordum. Bunun ilk örneği de Sky Film ve Birleşik Heyecanlar ile birlikte yapımını gerçekleştirdiğimiz Fransız yazar Laurent Baffie’nin “Toc Toc” adlı oyunundan uyarlanan 15 Kasım 2024 tarihinde vizyona girecek “Takıntılar” adlı film oldu. Bu filmin benim için en hoş yanı da Amerika’da DePaul University de film ve televizyon okuyup mezun olan oğlum Kaan Karaca’nın yönetmen Yunus Nihat Özcan’ın asistanı olarak görev almasıydı.

Comments